Venedik’teki Büyük Kanal’ın en eski köprüsü olan Rialto, 12. yüzyıldan kalma bir ahşap duba yapısı olarak varlığını sürdürmektedir. Zamanla tekne trafiğinin artması nedeniyle, bir asırdan daha kısa bir sürede bir asma köprü ile mevcut köprü değiştirilmiştir. Kentin tarihi merkezinde, ürünlerin ve balıkların satıldığı Rialto pazarını, San Marco Meydanı’ndaki eski yönetim merkezi ile birbirine bağlamaktadır.
Rialto Köprüsü’nün tahta versiyonu dramatik bir şekilde birçok kez yok edildi. Bir darbe sırasında yakılması ve bir tekne geçit töreni sırasında çökmesi bunlardan sadece ikisi. 1551’de şehir hükümeti, dayanıklı taş kullanılarak köprünün yeniden inşası için bir yarışma başlattı. Michelangelo ve Palladio dahil olmak üzere birçok mimar bu yarışmaya katıldı. Ancak kazanan tipik Venedik tarzı tasarımıyla Antonio Da Ponte oldu. Onun tasarımı daha önce orada olan köprüye oldukça benziyordu.
Ahşap modelde olduğu gibi bu köprünün de yükseltilmiş bir orta bölüme uzanan iki rampası vardır. Böyle bir tasarımın, ağır mermer yapının ağırlığını birçok metrelik bir mesafe boyunca destekleyebileceğinden şüphe duyulsa da, Rialto Köprüsü 500 yıla yakın bir zamandır ayakta kalarak oldukça esnek olduğunu kanıtlamıştır. Lagün bataklık katına sürülen 12.000 kadar ahşap kazık üzerine inşa edilen bu yapı, Venediklilerin mühendislik bilgi birikiminin bir kanıtıdır.
Merkezden geçen üç yürüyüş yolu ve kapalı bir revak ile köprü, bir zamanlar burada alışveriş yapan tacir ve tüccarların evi niteliğindeydi. Günümüzde Rialto Köprüsü hala Murano camı, süslü mücevher ve benzeri hediyelik eşyalar satan birçok küçük mağaza ve büfeye ev sahipliği yapıyor. Geçen zaman, zamana meydan okuyan bu yapıda da beraberinde bazı değişiklikler getirdi.
Son yıllarda turizmin zirveye çıktığı Venedik şehrinde, Rialto Köprüsü şimdiler de Büyük Kanal’ın fotoğrafını çekmek isteyen ziyaretçiler ve turistlerin başlıca uğrak noktasıdır.
0 Yorum