Onca Şey olarak #gezgince adı altında gezginlerle yapmakta olduğumuz röportajlardan oluşan yazı dizimizde bugün Anıl Erdemir bizlerle. Kendisiyle oldukça keyifli ve okurken bitmesini istemeyeceğiniz bir röportaj yaptık. Bu yüzden vakit kaybetmeden sözü kendisine bırakıyoruz.
Kısaca kendinden bahseder misin?
Merhaba, adım Anıl Erdemir. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Yüksek Lisans öğrencisiyim. Haziran 2017’de “yolda olmak güzel, varmak değil…” diyerek yola çıkan, az para ve çok otostopla seyahat eden 22 yaşında bir gencim. Eğitim ve iş hayatımdan arta kalan her vaktimi seyahat ederek geçiriyorum. Bu kısa zaman diliminde 13 farklı ülkeye seyahat ettim, seyahat etmeye devam ediyorum.
Sence gezginlerdeki bu gezme ve keşfetme arzusu nereden geliyor?
Her geçen saniye yeni bir şeyler keşfetmeye, öğrenmeye, kendimi her yönden geliştirmeye, farklı insanların yanı sıra kültürleri tanımaya ve paylaşmaya çalışıyorum. Bence seyahat etmenin temelinde yatan şey bu. Mark Twain'in de dediği gibi: “Öğrenmek istiyorsan seyahat etmelisin.”
Yalnız mı yoksa birileriyle mi gezmek daha keyifli?
Buna tek bir yanıt vermek oldukça zor. Çünkü, seyahatlerim sırasında bazen öyle anlar oluyor ki, yanında o an'ı paylaşabileceğin bir yol arkadaşı arıyorsun. Bu, belki bir güneşin doğuşunda, belki bir otostop anında saklı kalabiliyor. Bazen ise tüm bunlara hiç ihtiyaç duymadan tek başına yolda olmak ve iç sesine yakınlaşmak bile her şey için yeterli oluyor.
Gezdiğin ülkeleri veya şehirleri neye göre seçtin veya seçmektesin?
Bordo pasaportlu bir seyyah olarak konuşmak gerekirse; seyahat edeceğim ülkeleri seçerken öncelikle vizesiz bir ülke olmasına dikkat ediyorum. Çünkü, vizesiz ülkeler bir öğrenci için hem ekonomik hem de daha samimi geliyor. Ayrıca, vizesiz ülkelerin kültür ve insan çeşitliliği açısından daha zengin olduğunu görüyorum. Bu durum, daha fazla şeyi keşfetmek için bana sunulan bir fırsat gibi.
Hangi ülke veya şehir ne sebeple seni oldukça etkiledi?
Seyahat ettiğim her ülkenin benim için ayrı bir önemi var. Fakat, Haziran 2017'de yapmış olduğum Ukrayna seyahatinin bende hep farklı bir yeri olacak. Çünkü, ilk adımımı, ilk yurtdışı seyahatimi, ilk tren yolculuğumu, ilk otostopumu ve daha bir çok ilk'imi Ukrayna ile yaşandım. İlkler her zaman güzel ve etkileyicidir.
Aklına geldikçe hala seni gülümseten bir anın var mı?
Tiran'dan Ohrid'e doğru gitmeye çalışırken Struga adındaki bir şehirde kız arkadaşımla birlikte otostop çekiyorduk. Gece saat 2 buçuktu ve 10 dakika içinde yoldan ya 1 ya da 2 araç geçiyordu. Boş yola otostop çekmeye devam ettiğimiz sırada önümüze bir Mercedes CLA durdu. Aracın camı aralandığında karşımdaki takım elbiseli adama Ohrid'e gitmek istediğimizi söyledim ve o da tamam deyip bizi araca kabul etti. Birlikte yol almaya başladığımız sırada bizi alan adama mesleğinin ne olduğunu sordum. Adam ise şöyle cevap verdi: "Ben, Makedonya'da Bakan Yardımcısı'yım. Bu yolu da ilk kez kullanıyorum. Bu saatte burda ne işiniz var!? Siz gerçekten delisiniz!"
Şimdiden sıradaki gezi planını yapmış olmalısın sırada neresi var?
Fas.
Gezilerin sırasında bugüne kadar en az ve en çok para harcadığın şeyler neler oldu?
Seyahatlerimde en az para harcadığım şey genellikle konaklama oluyor. Bunu, couchsurfing veya hostel kullanarak sağlıyorum. En çok para harcadığım şey ise yemek oluyor. Bir ülke kültürünün önemli parçalarından biri o ülkenin mutfağıdır. Bu yüzden, elimden geldiğince farklı kültür lezzetlerini denemeye çalışıyorum. Bazen, bu isteğim pahalıya patlayabiliyor.
Aklında kalan kendi çektiğin veya beğendiğin bir fotoğraf karesi var mı?
Fotoğrafın bizimle paylaşabileceğin bir hikayesi var mı?
Hiçbir zaman başka insanlar tarafından bu kadar zengin ve ünlü göründüğümü hatırlamıyorum. Burası, Avrupa'nın başta gelen yapıtlarından Lviv Opera Salonu. Ukrayna'ya gelmeden yaklaşık iki hafta önce bilet almak için siteyi ziyaret ettiğimde en pahalı biletin -o zamanki kur ile Loca'da- 40TL olduğunu gördüm ve "gitmişken Loca'da izleyeyim canım n'olcak" diyerek biletimi aldım. Oyunun sahneleneceği gün Opera Binası girişinde biletimi görevliye gösterdikten sonra görevlinin başka bir görevliyi çağırmasıyla ortalık hararetlendi. Gelen görevli bana bir kat eşlik ettikten sonra başka bir görevliye teslim ediyor ardından o da Loca'ya kadar eşlik ediyor, özel muamele görüyordum. Garip bir his idi, anlam veremedim. Loca'dan içeri adımımı attığım ilk anda standart oturma sınıfındaki alt kısımdan tüm gözlerin bana döndüğünü ve ardı ardına flashların patladığını farkettiğimde baya şaşırmıştım. Yan tarafımdaki Loca'da oturan hanımefendiye bu durumu sormadan edemedim. Bana, Ukrayna'nın ekonomik durumdan dolayı normal düzeydeki vatandaşların Loca'ya verecek paraları olmadığını, buranın onlar için aşırı lüks olduğunu ve Loca'da oturabilenlerin ya ünlü ya da Ukrayna'nın ileri gelenlerinden olabildiğini söyledi. Tüm şaşkınlığımla "Palyaço" adlı harika bir Opera oyunu seyrettim. E tabi dürbün ve magazin dergimi de ihmal etmedim. Ne de olsa birkaç saatliğine hem ünlü hem de zengindim.
Gezilerin sırasında çekmiş olduğun bir videoyu bizle paylaşır mısın?
Peki videonun hikayesinden kısaca bahseder misin?
Gürcistan'ın 700 metre rakımlı bir dağ köyü, Katskhi. Sisli bir dağda, arkamda ıssız bir orman ile derme çatma bir baraka, iki sarhoş adam ve havlayan köpeklerden başka hiçbir şey yoktu etrafımda. İlk defa böyle bir koşulda otostop çekecektim. On dakikada bir ya da iki aracın geçtiği bir yerde otostop çekerken, umudu kucaklayıp ümidi bağrıma bastığımda hayat gerçekten çok şey öğretiyordu o anda.
Peki tadı hala damağımda diyebileceğin bir yemek?
Ukrayna'da Kiev'den Lviv'e gidecek olan trenimi beklerken karnım çok acıkmıştı. Kiev Tren İstasyonu çevresinde güzel bir yemek yiyebileceğim bir yer aradım. İstasyonun çok yakınında arabasının üstünde "Kebap" yazan bir seyyar satıcı vardı. Ukrayna'ya özgü lavaş arası lezzetler yapıyordu. Çok hijyenik (!) ve bir o kadar da ucuz olmasına rağmen yediğim o dönerin tadını hala unutamıyorum. Sırf o döneri bir kez daha yiyebilmek için bile Kiev'e tekrar gidebilirim!
İlham aldığın yada yakından takip ettiğin kimse var mı?
Rotasız Seyyah, Biz Evde Yokuz, Berkan Bilgiç.
Son olarak bu yazıyı okuyacaklara söylemek istediğin bir şey var mı?
Bir yere varma telaşını bırakıp yoldan keyif almaya bakın. Seyahat ettiğiniz, keşfettiğiniz, mutlu olduğunuz şeyi yaptığınız sürece varsınız. Dünyayı dolaşın. Çünkü bu, görebileceğiniz bütün rüyaların en muhteşemi. Bunu iyi değerlendirin!
Anıl Erdemir'e oncasey.com'un #gezgince röportajlarına zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz. Kendisinin @pieceofeng isimli instagram sayfasını takip etmeyi unutmayın. Röportajımızda yer verdiklerimiz gibi her fotoğrafın bir hikayesi var ve mutlaka küçük anekdotlar şeklinde bunları paylaşmayı ihmal etmiyor. Aynı zamanda bu fotoğrafların daha detaylı olarak hikayesini merak edenler; gezi notlarını paylaştığı www.yoldaolmakguzel.com isimli bloguna ve Anıl Erdemir isimli Youtube kanalına mutlaka göz gezdirmeli.
Biz Anıl'a kesinlikle katılıyoruz. Bizce de yolda olmak güzel varmak değil. Yolun hep açık olsun Anıl. 🙂 Yeni bir röportajda görüşmek üzere.
0 Yorum