Yüz yıldan uzun bir süre önce, genç Avustralyalı jeolog Douglas Mawson Antartika’da ilk keşif gezisine çıkan Avustralyalı olarak Antartika’ya adımını attı. Bu keşif mürettebatın esnekliği, fiziksel dayanıklılığı, sadakati ve başarıları gibi konularda bir efsane olarak kabul edilir.
Avustralyalıların Antartika keşif gezisi 1911’de başladı. Amaç mümkün olduğu ölçüde, esasen bilinmeyen Antartika kıyılarının bir uzantısını araştırmaktı. Ancak bu görev, Mawson’un mürettebatının 2 üyesi için ölümle sonuçlandı. Bunlardan biri olan Belgrave Ninnis, malzemelerinin çoğunu taşıyan bir kızakla bir yarıktan aşağı düşerek hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden diğer mürettebat üyesi Xavier Mertz yorgunluk, açlık ve köpek karaciğeri yemek zorunda kaldığı için olası toksisitesinden ölmüş olabileceği düşünülmekte.
Mawson’ın hayatta kalışı ise tam bir mucize. Kendisi de tuttuğu günlüklerinde hayatta kalışına inanamayışını şu şekilde tanımlıyor: Daha önce hiç bu kadar ölüme yaklaştığımı ve yine aynı şekilde bu kadar mucizevi şekilde ölümün kıyısından döndüğümü hissetmemiştim diyor.
Yapılan fedakârlıklara, sıfırın altındaki sıcaklıklarda geçirilen 3 yıla ve aşırı sert rüzgarlara rağmen çalışmalar boşa değildi. Mawson’ın bu keşif gezisi Doğu Antartika kıyılarının büyük bölümlerini çizmeyi başardı ve bölgenin bilgisine önemli katkılar sağladı. Daha önce bilinmeyen kara ve denizdeki türler ilk kez bu gezi ile keşfedilmiştir. Mawson bilimin ilerlemesine katkıda bulunuşu, kararlılığı ve cesareti nedeniyle bir kahraman olarak adlanlandırılmaktadır.
Fotoğrafçı Frank Hurley ve diğer mürettebat üyeleri sayesinde, bu şaşırtıcı fotoğraflarla çığır açan keşfe artık tanık olabiliriz. 1
0 Comments