Sık sık geçmişinizden dolayı pişmanlık, utanç veya suçluluk duyuyor kendi düşünçelerinizde senaryolar canlandırıyor ve ‘’Şöyle olsaydı daha güzel bir hayatım olurdu, eğer başkası ile evlenseydim daha mutlu olurdum, keşke zengin olsaydım daha rahat yaşardım, zamanında okumuş olsaydım böyle olmazdı’’ diye yargı içeren sorular kendinize soruyor musunuz?
Bu şekildeki cümleleri kendinize sürekli hatırlatmanız kendi hayatınızı zehir etmekten ibaret olacaktır. Geçmişinizin izlerini bugününüzden silmenin en mantıklı ve en etkili çözümü affedip özgürleşmektir. ‘’En yakınlarınızın sizi anlamadıkları zaman dilimlerini, eksik para veren memuru, adaletsiz davranan patronu, her an eleştiren kayınvalideyi, kandırılmış olmalarınızı, arkadaş ihanetlerinizi, hastalığınızın tüm gençliğini kapsamış olmasını, acılarınızı, nefretlerinizi ve tüm aklınızdaki “iyi adam” imajının mahvolmasına sebep olanları da önce bağışlayıp duygusal hapsoluştan özgürleşiniz. Aksi takdirde her bireyin içinde zamanla negatif duygu beslenir. Ve sonrasinda ise en kötü sözler söylenir yada söylemek istediklerimizi kafamızda planlayarak sürekli intikam almak isteriz. Zihinimiz sürekli bu gibi negatif düşünceler ile yorulmaktadır ve anı yaşama özgürlüğünü kısıtlamaktadır.
Affetmek hakkında kısa bir hikaye
Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklife bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?” Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. O zamander öğretmen; “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin” Öğrenciler bunu da yaparlar. “Şimdi yarınki ödevlerinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: “Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını patatesin üzerine yazıp torbaya koyun. Bazı öğrenciler üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzını kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine: “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde hep yanınızda olacaktır.’’ Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk.” Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir iyilik olarak düşünüyoruz. Halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.’’
Nasıl affedilir peki?
Affetme eylemi farkındalık ve bilgilendirme ile oluyor yani affetme zaman alsada öğrenilebilir. Ve öncelik ile bu olumlamalar ile anlam bulur: “hepimiz insanız hata yapabiliriz, kimse mükemmel değildir, senin bana yaptığını kimse hakketmemiştir, hakkettiğim değeri saygıyı ve sevgiyi bana vermemiş olmanı affediyorum yaptığın çok şey yanlıştı ama ben seni artık affediyorum.“
Sonraki adım ise küçük olayları, yani trafikte yaşanan sıkıntılar olsun, çocuğun bir bardak suyu yere dökmüş olmasını olsun affetmek büyük olayları daha kolay affetmeyi sağlar. 2. Adım ise affedemediklerinizi muhakkak anlatın, olumsuz duygu yükleri muhakkak psikoloğa ifade edilip desteklenmesi en etkili çözüm olacaktır.
Affetmek evet ama bunu fıtratımızada uyarlamak gerekir…
Nasılmı? İnsan kalbi kanaatimce nefret etmek için değil, bilakis sevmek için yaratılmıştır. Kalbi körelten durumları ortadan kaldırmakta gerekir ve affederek bu başlangıcı pekala yapabiliriz. Sonrasında ise varoloşumuzun hayat yolculuğumuzun amacına vakıf olabilmeliyiz. Bu yolculukta ihtiyacımız olanları yanımıza alabilmeyi bilmeliyiz… Hayallerimizin peşinden gidebilmeliyiz dünyayı insanları hayatı severek mesela, kalpler kazanarak ve gönülleri kırmadan yürüyebilmeliyizde… Hatalarımızı eksik yanlarımızı kabullenerek, karşı taraftan da aynı anlayışı bekleyerek affetmeliyiz… 😊😉
Cok dogru cok guzel ve rasyonel biir tespit. olgun ve bilge dusunceler ile yorumlaninca makale tamamlanmis oldu😊